30 Aralık 2014 Salı

Yeniyıldan Kastım..

Noel kavramı bizim için nedir? Noeli neden kutlarız ki biz? Bizim görevimiz mi? Bu yazıyı okuduktan sonra beynimin yobazlığa çalışan bi makineden ibaret olduğunu düşünmeyin. Sadece mantıklı düşünerek, kafanızda acaba soruları sorarak yazımı okuyun ve karar verin. Biz müslümanız değil mi? Size dininiz nedir desem Elhamdülillah müslümanım dersiniz hepiniz. Ama noel kutlayıp, hindi kesip, yılbaşı ağaçları kesmekten de geri kalmazsınız. Kurban Bayramında hayvan kesimine katliam der, hindi kesmeye çekinmezsiniz. Ağaçların oksijen için öneminden bahseder, çam ağaçlarını katledersiniz. Hristiyan adetlerini uygulamaya bayılırsınız. Peki bu ne kadar doğru? Eminim ki hepimizin gururu var peki neden bu konuda gurur yapmıyorsunuz? Sizin hiçbir geleneğinizi uygulamayan, dalga geçen bir toplumun geleneklerini uygulamak gurursuzluk değil mi? Sizle dalga geçene tavır koymak yerine hadi bende seninkini yapayım. Tamam yeni yıl 1 rakam değişir ama bizim yeniyıl anlayışımız ne olmalı biliyor musunuz? İnşallah bu sene  geçen senelerde yaptığım hataları yapmam , daha verimli bir yıl geçiririm. Ama sizler yeni yıla nasıl girerseniz öyle geçer düşüncesine inanır, buna inanmakla beraber yeni yıla sarhoş olarak girersiniz. Yani tüm yıl kendinizi bilmeden mi gezmek istiyorsunuz anlamadım. Umarım başkalarının adetlerini uygulayıp kendi adetlerinizle dalga geçmeyi bırakırsınız. Hepinize sağlıklı yıllar..

Kar demek..

           Kar... Ne çok anlam yükler insanlar kara. Yeniyılın habercisidir, aşkın en romantik halidir, eğlencelidir, mutluluktur, çocukluktur, kardan adamdır, aşktır.. Ama en çokta hüzündür. Kar öyle bir şeydir ki insanları yakınlaştırır, bir anlığına sanki otuz yıldır tanışıyormuşsunuz hissini verir. Sanki aşktır o an aranızdaki, kardeşliktir, iki yabancının arkadaş olmasıdır, küslerin barışması, yakın olduğunuzla daha da yakınlaşmaktır. Ama bu hisler sadece o an için geçerlidir. Kar bitti mi, iki yabancı, iki düşman, iki mutsuz oluverirsiniz. Mesafeler girer tekrar araya. Beklersiniz o günleri.. Haksızlık değil midir bu peki? Karın yaptığı koca bir kandırmaca değil midir? Bir anlığına mutluluk verip, sonra o mutluluğu alarak geriye hüznü bırakması bencillik değil midir?
          Ama her şeye rağmen değerlidir, her sene dört gözle kışı bekler, on gözle karın yağmasını bekleriz. Gittiğinde hüzün bıraksa da verdiği mutluluğu daha üstte tutar yine onu bekleriz, hep bekleriz, biz hep bekleriz. Umarım bu sene kar herkese en büyük mutluluğu verir geri almadan. Güzel anılar verir hüzün bırakmadan.

18 Aralık 2014 Perşembe

745..

Kendime bir fincan kahve yaptım, oturdum bu yağmurlu günde ve düşündüm. 745 gün önceki hayatımı düşündüm, sonra şimdiki hayatımı. Sonra kıyasladım iki hayatım arasında ne gibi farklar var. Bu 745 gün bana ne kattı benden ne aldı. Düşündüm. 745 gün önceki hayatımı hala yaşasam daha mı mutlu olurdum, yoksa böyle daha mı mutluyum? Ve şunu öğrendim. Bu 745 günde olgunlaştım ben, büyüdüm. Mutlu olmayı öğrendim. İlham kaynağım var artık. Üzülmekle mutlu olmak arasında ki o ince çizgiyi keşfettim. Anılar artık acıtmadı. Geçmişime bağlanmamayı öğrendim. Anı yaşadım. Asla pişman olmadım. İnsanların önyargılarını boşvermeyi öğrendim, arkamdan konuştuklarını duymadım. Kendilerine göre doğru olan ama bana yanlış olan tavsiyelerine kulak tıkadım. Çünkü benim sadece bir hedefim vardı ve o hedef yolunda her şeyi yapmak benim için mübahtı. Bunun adı gurursuzluksa evet gurursuzluk yaptım, fazla cesaret demekse evet çok cesaretliydim, takıntı mı evet takıntılıydım, hırs ise evet çok hırs yaptım. Ben hedefime takıntılıyım. 745 gün benim için bir yarıştı ve bende her insanın yapması gerektiği gibi yarıştım. Sıkılmadım, olumsuz olmadım. Hala daha değilim. 745 güne daha kaç gün daha eklenir bilemem. Belki bi 745 gün daha eklenir belki sonsuzluk. Hayatın getireceklerinden haberim yok. Ama şimdilik askıya almanın vakti geldi. Hayır sakın yanlış anlamayın ben hala benim vazgeçmedim, ama askıya aldım. Böyle gerekiyor bundan sonra. Anladım bu son durak. Savaşma vakti tekrar geldiğinde ise ben yine orada olacağım...

11 Aralık 2014 Perşembe

Fazla Hoşgörüsüz.

                     
Yaklaşık 20 gündür içimden gele gele bir yazı yazamıyorum. Ben bu değildim. Çevremde yaşadığım olaylar, üzerime oldukça gelinmesi ilham perilerimi kaçırıyor. Yazılarıma gerek gizliden, gerek açık açık gelen yorumlar şevkimi kırıyor. Kötü yorumlar demiyorum aksine övücü şeyler genelde ama bir kaç duygusal yazı yazdığım için amansız bir aşk acısı çektiğim sonucu çıkarılması, insanların saçma tepkileri yoruyor. Aşk acısı çekiyorum ya da çekmiyorum bu benim dışımda kimseyi ilgilendirmiyor. Yazılarımın konusu herhangi bir şey olabilir. Ama her insanın bir ilham kaynağı vardır ya benim ki de aşk . Yani bunu yazmak için aşk acısı çekmem gerekmiyor. İçimde amansız bir sevgi var dış dünyaya duyduğum ve bunu yazılarımla paylaşıyorum.


 Herkes sevsin, herkes sevginin ne kadar güzel bir şey olduğunu görsün istiyorum. Yazılarımda değerden bahsediyorum, beklemekten, saygıdan bunların hepsi günlük yaşantımızda göz ardı ettiğimiz şeyler çünkü. İnsanları yargılamaktan başka bir şey yapmadığımız için. Hepimiz bencil olmamış mıyız. Dönün bi kendinize bi çevrenize bakın. Herkesin tek amacı ''ben''olmuş. Ama çevrenizde saygı duymanız, değer vermeniz gereken insanlarda var. Bu dünyada hepimiz yaşıyoruz. Bencil olmak için gelmedik. Eleştirmek için gelmedik. Hoşgörü için geldik, değer için geldik, saygı için geldik. Ama bazen öyle şeyler oluyor ki amacımızdan sapıyoruz. Benlikçilik resmen ruhumuzun bir parçası gibi oluyor. İyilik bize çok uzak, insanların kalbini kırmak kolay yolmuş gibi geliyor. Ama değil. Gerçekten nasıl yaşayabiliyorsunuz. Bir insanın kalbini kırdığınızda nasıl vicdanınız rahat uyuyabiliyorsunuz? Nasıl hayata devam edebiliyorsunuz? Cidden merak ediyorum. Hayır ben haklı olsam bile arkadaşımla tartıştığım da yemek bile yiyemiyorum da..