
Hayat insanların bize dayattıklarını yapmamızla geçiyor bir bakıma. Belki bu dayatılanları kendimize mecbur kılan bizleriz. Sonuçta her birey özgür, çoğumuz kendi kararlarını verebilecek irade de. Ama bunları biz kendimize mecbur kılıp yapıyoruz. Çünkü genelde bu zorunlulukları dayatanlar çok sevdiğimiz insanlar. Annemiz, babamız, kardeşimiz, en yakın arkadaşımız ya da sevgilimiz. Hepsi uğruna hayatımızı feda edebilecek kadar sevdiğimiz kişiler. Bizden aslında yapmak istemediğimiz bir şeyi yapmamızı isterler ve yaparız. İstemeye istemeye yaparız ama yaparız. Bir bakıma bu sevdiğimiz insana karşı bi diyet ödeme gibi bir şeydir. Yani aslında başımıza ne gelirse sevdiklerimizden gelir. Onları koruma iç güdüsünden dolayı gelir, onların her dediğini yapmak zorunda olduğumuz iç güdüsünden dolayı gelir. Ama bazen de bir yere kadar. Öyle zamanlar gelir ki sıkılırız bunalırız. Artık sevdiğimiz insan için bir şeyler yapmak bize zor gelir . Kendi menfaatlerimizi düşünür oluruz. Çünkü karşımızda ki onun için naparsak yapalım bunu görmez ve biz kendimize zarar verdiğimizle kalırız. Aslında bizim onu sevdiğimiz kadar onun bizi sevmediğini farkederiz. Bizim onun için yaptıklarımızı asla onun bize yapmayacağını hatta tenezzül edip bizi düşünmeyeceğini farkederiz. Ve bunu fark etmek öyle acı bir olaydır ki canımız yanar. Keşke deriz keşke yapmasaydım, kendime beni asla umursamayacak bir insan için bunları yapmasaydım keşke kendimi bırakmasaydım. Ama keşkelerle kalırız. Hayatınızda keşkelere yer vermeyin. Bir şeyler yaparken öncelikle bu benim menfaatime karşılık veriyor mu diye düşünün. Bu iğrenç görünebilir ama insanlar böyle, dünya böyle. Sonradan keşke demek yerine menfaatçi damgasını almak mutluluğa değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder