Çok mutsuz olabilirsin. Çok acı çekebilirsin. Mahvolabilirsin. Her şeyini kaybetmiş olabilirsin. Hüngür hüngür ağlıyor olabilirsin. Ölmek istiyor olabilirsin, hayat damarlarından biri kopmuş olabilir. Güneş artık senin için doğmuyor olabilir, hayat sana en acı imtihanını uyguluyor olabilir ama sen ne yaşarsan yaşa; Ne kar yağmaktan vazgeçer ne de yağmur diner. Hayat kendine gelmeni beklemeden akar gider ve zaman seni asla durup da beklemez. Planlarına göre işlemez hayat. Sen ne kadar gözyaşı dökersen dök bir yerde insanlar kıskanılacasına mutlu olmaya gülmeye hatta kahkaha atmaya devam eder.
Yani; Çektiğin acıları en derin sen hissedersin. Ve onların verdiği zarar yetmiyormuşçasına kendini öldüresiye hırpalarsın. Kimse senin acına ortak olmak istemez, kimse seninle uğraşmak istemez. Neden kendi mutluluğunu göz ardı edip senin acınla ilgilensin ki. Yalnızsın işte hep yalnız. Acına gökteki ay bile eşlik etmez. Geceler bile izin vermez koynunda ağlamana. Öyle kahpedir hayat. Öyle acımasızdır insanlar. Ve sen o insanları suçlayamazsın benciller diye, bu hayatı suçlayamazsın kahpedir diye. Çünkü bu senin derdin. Son damlasına kadar acısını çekeceksin. Ağlamaktan şişecek gözlerin. Sana o ağlamaların sonunda mutlulukta vaat edemem. Çünkü yok öyle bir dünya. Acını bir mutluluk dindirmez. Acın, onu çekmen gerektiği kadar çektikten sonra gidecektir zaten. Sonra hissiz bir canavara dönüşeceksin. Bu senin kaderin. O yüzden hayatına devam et. İçinde savaş acılarınla. İçindekiyle içinde savaş. Ve o gülümsemeni eksik etme.